Güneş Dünya ve Ay kendi ekseni etrafında saat yönünün tersi yönde dönme hareketi yaparlar. Dünya dönme hareketinin yanında Güneş etrafında saat yönünün tersi yönde dolanma hareketi yapar. Ay ise hem Dünya etrafında hem de Dünya ile birlikte Güneş etrafında saat yönünün tersi yönde dolanma hareketi yapar.
Ay’ın Dünya etrafında dolanırken Güneş’ten ışık aldığı bölgelerin sürekli olarak değişmesinden dolayı Dünya’dan bakınca farklı şekillerde görünmesine AY’IN EVRELERİ denir.
Ay’ın Evreleri yaklaşık 29,5 günde tamamlanır. Bu sebeple 29,5 gün takvimdeki bir ayı oluşturur.
AY’IN ANA EVRELERİ
YENİ AY
Bu evrede Ay, Dünya ile Güneş arasındadır. Ay’ın Güneş’ten ışık alan kısmı Dünya’ya dönük olmadığı için bu evrede Ay Dünya’dan görünmez.
İLK DÖRDÜN
Yeni Ay evresinden bir hafta sonra görülür.
Ay’ın Dünya’dan parlak görünen tarafı sağ tarafıdır.
“D” harfine benzer.
DOLUNAY
İlk Dördün evresinden bir hafta sonra görülür.
Ay’ın tamamı parlak görünür.
Dünya Güneş ile Ay’ın arasındadır.
SON DÖRDÜN
Dolunay evresinden bir hafta sonra görülür.
Ay’ın Dünya’dan görülen parlak yüzeyi sol tarafıdır.
Ters “D” harfine benzer.
AY’IN ARA EVRELERİ
HİLAL
Yeni Ay ile İlk Dördün evreleri arasında görülür. Ters C harfine benzer.
ŞİŞKİN AY
İlk Dördün ile Dolunay evreleri arasında görülür.
ŞİŞKİN AY
Dolunay ile Son Dördün evreleri arasında görülür.
HİLAL
Son Dördün ile Yeni Ay evreleri arasında görülür. C harfine benzer.
Maddenin ısı alarak veya ısı vererek bir halden diğer hale geçmesine HAL DEĞİŞİMİ denir.
ERİME
Maddenin ısı alarak katı halden sıvı hale geçmesidir.
Erime sırasında madde dışarıdan ısı alır.
Saf maddeler erime esnasında ısı aldıkları halde sıcaklıkları, erime bitene kadar sabit kalır.
ÖRNEKLER
Dondurmanın sıcak havada erimesi
Çikolatanın erimesi
Tereyağın ısıtıldığında erimesi
ÖRNEKLER
Kar oluşumu
Suyun buz haline gelmesi
Sıvı demirin şekil verildikten sonra donması
DONMA
Maddenin ısı vererek sıvı halden katı hale geçmesidir.
Donma sırasında madde ortama ısı verir.
Donma sırasında saf maddelerin sıcaklığı sabit kalır.
BUHARLAŞMA
Maddenin ısı alarak sıvı halden gaz hale geçmesidir.
Buharlaşma sırasında madde dışarıdan ısı alır.
Kaynama sırasında saf maddelerin sıcaklığı sabit kalır.
ÖRNEKLER
Elimize kolonya dökülünce kolonya elimizden ısı alarak buharlaşır ve serinlik hissederiz.
Açıkta kalan ekmeğin içindeki su buharlaştığı için ekmek kurur.
Çamaşır serilen odanın diğer odalardan serin olmasının nedeni ıslak çamaşırlarda bulunan suyun ortamdan ısı alarak buharlaşmasıdır. Böylece çamaşırlar kurur.
Yazın denizden çıkınca üşümemizin nedeni üzerimizdeki suyun buharlaşırken vücudumuzdan ısı almasıdır.
YOĞUŞMA
Maddenin ısı vererek gaz halden sıvı hale geçmesidir.
Yoğuşma sırasında madde dışarıya ısı verir.
Yoğuşma sırasında saf maddelerin sıcaklığı sabit kalır.
ÖRNEKLER
Buzdolabından çıkan şişelerin dışının buğulanmasının nedeni havadaki su buharının soğuk şişeye temas edince yoğuşmasıdır.
Kaynamakta olan suyun buharına kapak tutulunca kapakta su damlacıklarının oluşması buharın ısı kaybederek su haline geçmesidir.
Banyo yaparken cam ve aynaların buğulanma nedeni su buharının soğuk ayna ve cama temas ettiğinde yoğuşmasıdır.
SÜBLİMLEŞME
Maddenin katı halden sıvı hale geçmeden direk gaz hale geçmesidir.
Süblimleşme esnasında madde ısı alır.
Süblimleşme sırasında ortamın sıcaklığı azalır.
ÖRNEKLER
Naftalinin süblimleşmesi
Kurubuza sıcak su dökülünce direk gaz hale geçmesi.
KIRAĞILAŞMA
Maddenin gaz halden sıvı hale geçmeden direk katı hale geçmesidir.
Kırağılaşma esnasında madde ısı verir.
Kırağılaşma sırasında ortamın sıcaklığı artar.
ÖRNEKLER
Bazı sabahlar arabaların veya bitki yapraklarının üzerinde ince bir buz tabakası görürüz. Bunun nedeni havadaki su buharının soğuk yüzeylere temas ettiğinde direk buz haline geçmesi yani kırağılaşmadır.
5.Sınıf 1.Ünite Güneşin Yapısı ve Özellikleri Konu Özeti
GÜNEŞ’İN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ
GÜNEŞ
NEDİR?
Dünya’mıza en yakın yıldızdır.
Kendi enerjisini kendisi üreten orta büyüklükte bir yıldızdır.
YAPISINDA NELER VAR?
%73 Hidrojen
%25 Helyum
%2 diğer elementler
NASIL ENERJİ ÜRETİR?
Güneş’te çok büyük patlamalar meydana gelmektedir. Bu patlamalar yapısındaki Hidrojenin Helyuma dönüşmesi ile olur. Bu esnada Güneş çok büyük miktarda enerji kazanır.
GÜNEŞ’İN ÖZELLİKLERİ
Güneş de Dünya gibi katmanlardan oluşur.
Güneş kendi etrafında döner. Galileo Galilei Güneş üzerinde bulunan lekelerin yer değiştirdiğini gözlemlemiş ve Güneş’in kendi etrafında döndüğünü söylemiştir.
Güneş yüzeyinde bazı bölgeler etrafına göre daha soğuktur ve Dünya’dan bakıldığında koyu renkte görünür. Bunlara Güneş lekeleri denir.
Güneş’e özel filtreli gözlükler veya filtreli araçlar dışında başka bir araçla(dürbün, mercek, teleskop, kamera vb.) veya çıplak gözle bakmak tehlikelidir.
Güneş’in Dünya’ya uzaklığı yaklaşık 150 milyon km’dir.
Güneş’in sıcaklığı yüzeyde 6000 0C ve içinde ise 15 milyon 0C ‘yi bulur.
GÜNEŞ DÜNYA VE AY’IN BÜYÜKLÜKLERİNİ KIYASLAYALIM
DÜNYA’DAN BAKINCA GÜNEŞ VE AY NEDEN AYNI BÜYÜKLÜKTE GÖRÜNÜR?
Dünya’dan bakılınca Güneş ve Ay nerdeyse aynı büyüklükte görünür. Bunun nedeni Güneş’in Dünya’mıza çok uzak iken(150 milyon km) Ay’ın Dünya’mıza Güneş’e göre yakın(384 bin km) olmasıdır. Uzaktaki cisimler daha küçük görünür.
5.Sınıf 1.Ünite Güneşin Yapısı ve Özellikleri Konu Özeti
Kalem ile defter arasındaki sürtünme sayesinde yazı yazabiliriz.
Ellerimizi birbirine sürtersek sürtünme kuvvetinden dolayı ısınır.
Buzlu yollarda sürtünme kuvveti az olduğu için kaygandır.
Eski dönemlerde insanlar sürtünme kuvvetinden faydalanarak ateş yakmışlardır.
SÜRTÜNME KUVVETİ NELERE BAĞLIDIR?
Sürtünme kuvveti çok pürüzlü yüzeylerde büyük, az pürüzlü yüzeylerde küçük olur.
Örneğin; Bir oyuncak arabayı mermer, kum ve çakıl taşlarından oluşan üç farklı zeminde hareket ettirecek olursak mermer yüzeyde daha kolay hareket eder. En fazla zorlandığı yüzey ise çakıl taşları olur. Çünkü mermer yüzey az pürüzlü iken çakıl taşları çok pürüzlüdür ve sürtünme kuvveti bu yüzeyde fazladır.
Not: Tamamen pürüzsüz yüzey yoktur. Mikroskobik boyutta bakıldığında her yüzey pürüzlüdür.
Çok Pürüzlü Yüzeyler
Halı
Toprak
Çim
Çakıl taşı
Zımpara kağıdı
Keçe
Taş duvar vb.
Az Pürüzlü Yüzeyler
Mermer
Fayans
Buz
Cam
Laminent
Porselen vb.
Cismin kütlesi arttıkça sürtünme kuvveti de artar.
Uzay boşluk olduğu için sürtünme kuvveti yoktur.
Sürtünme kuvveti her zaman olumsuz değildir. Olumlu yönleri de vardır.
Sürtünme Kuvvetini Artırmaya Yönelik Örnekler
Karlı havalarda tekerlerin kaymaması için zincir takılması veya daha pürüzlü kış lastiklerinin kullanılması
Haltercilerin halteri kaldırmadan önce ellerine pudra sürmesi
Kapı menteşelerinin ve makine parçalarının yağlanması
Ağır eşyaların altına tekerlek takılması
Ahşap yüzeylerin cilalanması
Yuvarlama hareketinden yararlanma
Yağlı güreşte pehlivanların vücutlarına yağ sürmesi
HAVA DİRENCİ(HAVANIN SÜRTÜNME KUVVETİ)
Havanın cisimleri uyguladığı sürtünme kuvvetine HAVA DİRENCİ denir. Hava direnci de hareketi engelleyici bir etkidir. Bu sebeple cismin süratini azaltır. Bir cismin hava ile etkileşen temas yüzeyi ne kadar büyükse o cisme etki eden hava direnci de o kadar büyüktür.
ÖRNEKLER;
Hava direncini artırmaya yönelik örnekler
Paraşüte etki eden hava direnci paraşütçünün yavaşça yere inmesini sağlar. Paraşüt ne kadar büyükse etki eden hava direnci o kadar fazladır.
Sallanan bir salıncak hava direncine maruz kaldığı için zamanla durur.
Jet uçakları yere inerken kısa mesafede durmaları için arka taraflarından paraşüt açarlar.
Hava direncini azaltmaya yönelik örnekler
Hızlı gitmesi gereken araçların ön taraflarının sivri yapılması
Hızlı hayvanların koşarken aldıkları vücut şekilleri
Bisiklet sürücülerinin hızlı gitmek için vücutlarını öne eğmesi
Kuşların hızlı uçmak için aldıkları vücut şekilleri
Yarış arabalarının ince ve ön kısmının sivri olması
SU DİRENCİ(SUYUN SÜRTÜNME KUVVETİ)
Su içerisinde hareket eden cisimlere su tarafından, cismin hareketini zorlaştıran ve engelleyen bir kuvvet etki eder. Bu kuvvete su direnci denir.
Su direnci cisimlerin suya temas eden yüzeylerinin büyüklüğüne bağlıdır. Yüzeyin büyüklüğünün artması cisme etki eden su direncini artırır.
ÖRNEKLER;
Gemilerin ön kısımlarının V şeklinde tasarlanması su direncini azaltır.
Sürat tekneleri hava ve su direncinden en az etkilenecek şekilde tasarlanmıştır.
Balıkların vücut şekilleri ve kaygan pulları su direncini azaltır.
Dalgıçlar su altında sürtünme kuvvetini azaltmak için özel tasarlanmış dalgıç kıyafetleri giyerler.
Denizaltının uzun ve sivri uçlu olması su direncini azaltır.
Havanın ve suyun, cisimlerin hareketine karşı gösterdiği direnç, temas gerektiren kuvvettir.
Suyun direnci havanın direncinden daha büyüktür
SÜRTÜNMEYİ ARTIRMAK İÇİN;
Yüzeyin pürüzünü artırmak gerekir.
Sürtünen cismin uyguladığı kuvveti artırmak gerekir.
Hava ve su direncinde temas eden yüzey artırılmalıdır.
Duran bir cismi harekete geçirebilen, hareket halindeki bir cismi hızlandırabilen, yavaşlatabilen, yönünü değitirebilen veya cisimler üzerinde şekil değişikliği yapabilen etkiye KUVVET denir.
Kuvvet cisimlere uygulanan itme veya çekme şeklinde de tanımlanabilir.
KUVVETİN BÜYÜKLÜĞÜ NASIL ÖLÇÜLÜR?
Kuvvetin büyüklüğünü ölçmek için kuvvetin esnek cisimler üzerindeki etkilerinden faydalanılır. Bir kuvvet uygulandığında şekli değişen, kuvvet ortadan kalktığında şekli eski haline geri dönen cisimlere ESNEK CİSİMLER denir. Lastik, yay, sünger gibi cisimler esnek cisimlere örnektir.
yay
lastik
sünger
KUVVETİN BÜYÜKLÜĞÜ NE İLE ÖLÇÜLÜR?
Kuvvetin büyüklüğünü ölçen alete DİNAMOMETRE denir. Dinamometrenin içerisinde esnek yay bulunur. Ucuna asılan ağırlık ile esnek yay uzar. Dinamometrede eşit bölmelendirilmiş göstergeler vardır. Her bölüm belirli bir kuvvet değerini gösterir.
Dinamometrelerde kullanılan yayların belirli bir esneklik sınırı vardır. Her dinamometrenin üzerinde ölçebileceği en yüksek değer yazılıdır. Eğer dinamometreye ölçebileceği bu en yüksek değerden daha büyük bir kuvvet uygulanırsa, içerisindeki yayın esnekliği bozulur ve dinamometre kullanılamaz hale gelir.
Kuvvetin birimi Newton (Nivtın) olarak ifade edilir. Kısaca “N” harfi ile gösterilir. Okurken sayısal değerin yanına eklenir. Örneğin ; 10 N (10 Newton) gibi..
NOT: Aynı cisim iki farklı dinamometrede ölçüldüğünde yayı ince olan dinamometrede uzama miktarı fazla olur. Yani dinamometrelerde uzama miktarı yayın kalınlığına bağlıdır. Bu durumda ölçüm sonucu değişmez. İnce yaydan oluşan dinamometrede birimler yayın uzama miktarına göre ayarlanmıştır.
DİNAMOMETRE İLE ÖLÇÜM YAPMA
Dinamometre ile ölçüm yaparken her bölmenin kaç N’ luk değere karşılık geldiğini bulmak gerekir. Dinamometrenin üzerinde en fazla ölçebileceği kuvvet değeri yazılıdır. Her bölmenin kaç N ‘luk olduğunu bulmak için üzerinde yazan en fazla kuvvet değeri bölme sayısına bölünür. Böylece her bölmenin değeri belirlenir. Sonuçta ölçtüğümüz cisim kaçıncı bölmede görünüyorsa bölme başına düşen değer ile çarpılarak cismin ağırlığının kaç N olduğu bulunur.
Örneğin; yandaki dinamometrenin ölçebileceği en yüksek değer 20 N’ dur. Dinamometrede toplam 10 bölme vardır. Bu durumda bölme başına düşen değeri bulmak için 20′ yi 10′ a böleriz ve 2 N değerini elde ederiz. Ağırlığı ölçülen kalemliğin 2.bölmede olduğunu görmekteyiz. Bölme başına 2N düştüğüne göre 2×2=4 N kalemliğin ağırlığını bulmuş oluruz.
.
ÖRNEK;
En fazla 200 N kuvvet ölçebilen ve 50 bölmeden oluşan bir dinamometre ile ölçülen cismin ağırlığı 4.bölmede görünmektedir. .O halde 200’ü 50′ ye bölelim. Bölme başına 4 N düşer. Ağırlık 4.bölmeyi gösteriyorsa cismin ağırlığı 4×4= 16 N olur.
5.Sınıf 2.Ünite Canlıları Tanıyalım Konu Özeti / 5.Sınıf 2.Ünite Canlıları Tanıyalım Konu Özeti
CANLILARI NEDEN SINIFLANDIRIRIZ?
Büyük bir süpermarkette gezdiğimizi düşünelim..Çikolata almak istiyoruz. Marketin tamamını gezmektense ilk bakacağımız yer atıştırmalıkların olduğu reyon olur. Aynı şekilde; binlerce kitabin olduğu bir kütüphanede bir kitap aradığımızı düşünecek olursak aradığımız kitaba benzer kitapların sıralandığı bölüme bakarız.
Doğada milyonlarca çeşit canlı vardır. Bilim insanları canlılara benzer özelliklerine göre gruplara ayırmışlardır. Bu gruplandırma sırasında canlıların fiziksel özellikleri, beslenmeleri, hareketleri ve çoğalma(üreme) şekilleri gibi özellikleri dikkate alınmıştır.
Canlıların benzer özelliklerine göre gruplandırılmasına SINIFLANDIRMA adı verilir. Sınıflandırma canlıları incelememizi kolaylaştırır.
Bilim insanları canlıları incelerken 4 gruba ayırmıştır.
CANLILAR
MİKROSKOBİK CANLILAR
MANTARLAR
BİTKİLER
HAYVANLAR
MİKROSKOBİK CANLILAR
Gözle görülemeyecek kadar küçük olup ancak mikroskop yardımıyla gözlenen canlılardır. Doğada çok fazla çeşitte mikroskobik canlı vardır. Biz bu konuda amip, bakteri, terliksi hayvan(paramesyum) ve öglena(kamçılı hayvan)yı inceleyeceğiz.
Genel özellikleri;
Mikroskobik canlılar tıpkı diğer canlılar gibi beslenme, solunum, hareket, üreme gibi canlılık olaylarını gerçekleştirirler.
Canlıların vücudunda, besinlerin üzerinde, su ,toprak ve hava gibi cansız ortamlarda, kısaca her yerde yaşayabilirler.
Yararlı ve zararlı olanları vardır.
Mikroskobik Canlı Örnekleri
Amip
Öglena(Kamçılı hayvan)
Paramesyum(Terliksi hayvan)
Bakteri
BAKTERİLER
Mikroskobik canlılar içerisinde en basit yapılı olanıdır. Her yerde yaşayabilirler ve uygun sıcaklık, nem, besin ortamı bulduklarında çok hızlı çoğalabilirler. Yararlı ve zararlı olan türleri vardır.
YARARLI BAKTERİLER
Sütün yoğurda dönüşmesini sağlarlar
Üzümün sirkeye dönüşmesini sağlarlar
Bağırsaklarımızda yaşayan ve bizim için B ve K vitamini yapan bakteriler vardır.
ZARARLI BAKTERİLER
Açıkta kalan yiyeceklerin bozulmasına neden olurlar.
Verem, tifo, kolera gibi hastalıklara yol açarlar.
Dişlerimizin çürümesine neden olurlar.
MANTARLAR
Mantarlar çok geniş bir yayılma alanına sahiptir. Hemen hemen her ortamda yaşayabilirler. Mantarlar dört grupta incelenir;
ŞAPKALI MANTARLAR
şapkalı mantar
KÜF MANTARI
küf mantarı
MAYA MANTARI
maya mantarı
PARAZİT MANTARLAR
parazit mantar
ŞAPKALI MANTARLAR
Şapkalı mantarlar toprağa bağlı yaşayan mantar çeşididir.
Gerçek kök, gövde ve yaprak gibi organları yoktur.
Bitki gibi görünmelerine rağmen bitki değildir ve fotosentez yapamazlar.
Bazı türlerini besin olarak tüketiriz fakat pek çoğu zehirlidir.
Çürümekte olan ölü bitki ve hayvan kalıntılarını parçalayarak besin elde ederler. Böylece doğadaki canlı artıklarının ortadan kalkmasını sağlayarak doğal dengeye katkıda bulunurlar.
Karanlık ve nemli ortamları severler.
KÜF MANTARI
Mikroskopta görülebilen mantar çeşididir.
Uzun süre açıkta kalan besinleri çürüterek tadını, kokusunu ve rengini değiştirir.
Küflü besinleri tüketmek sağlık açısından risklidir.
Bazı küf mantarlarından antibiyotikler elde edilir. Bunlardan biri peynir küfünden elde edilen penisilindir.
MAYA MANTARI
Mikroskop ile görülebilen canlılardır.
Uygun sıcaklık ve besin ortamında hızlı çoğalırlar.
Hamurun mayalanması ile ekmek yapımında görev alırlar.
Sütten peynir yapımında görev alırlar.
Etil alkol gibi bazı kimyasallar da maya mantarları tarafından oluşturulur.
PARAZİT MANTARLAR
İnsan, bitki ve hayvanlarda çeşitli hastalıklara neden olan mantar çeşididir.
İnsanlarda saçın bir bölümünün dökülmesine neden olan saçkıran hastalığı, erkeklerde sakalın bir bölümünün dökülmesine neden olan sakal kıran hastalığı bu mantarların sebep olduğu cilt rahatsızlıklarıdır.
Bitkilerde sararma ve kurumaya neden olurlar.
El ve ayaklarda kaşıntı , pul pul dökülme ve tırnağın şeklinin bozulmasına yol açarlar.
Ağızda yara ve pamukçuk oluşumuna neden olurlar.
ŞAPKALI MANTAR
ŞAPKALI MANTAR
PARAZİT MANTAR
MAYA MANTARI
KÜF MANTARI
Peki, küf mantarları ile penisilin ilacı arasında nasıl bir ilişki var?
Bilim Genç Tübitak/Mehmet Şen/ okumak için tıklayınız.
Bakteriler üzerinde çeşitli bilimsel çalışmalar yapan ve penisilini keşfeden İngiliz bilim insanı Alexander Fleming 1928 yılına kadar başarısız olmuştur. Laboratuvarında incelemeler yaptığı petri kabını açık unutarak tatile çıkmıştır. Tatil dönüşünde laboratuvarının dağınıklığını toplarken Fleming petri kaplarında küf mantarlarının oluştuğunu görmüştür. Kapları yakından incelediğinde küf mantarının etrafında jöle kıvamında bir sıvının olduğunu görmüştür. İlginç olan ise kabın her yerinde çeşitli bakteriler olmasına rağmen bu sıvıda bakteri olmadığını farketmiştir. Bakterileri Penicillium Notatum isimli bu mantarın yok ettiğini düşünerek bu sıvıya penisilin demiş ve bununla ilgili çalışmalara başlamıştır. Penisilin üzerinde yaptığı denemelerde sulandırılmış olsa bile bu sıvıya duyarlı pek çok bakteriyi yok ettiğini keşfederek makalelerinde penisilini tanıtmıştır. Fakat buluşu yeterince ilgi görmeyince bu konudaki çalışmalarını 1931’de sonlandırmıştır. Fleming’in çalışmalarını inceleyen Howard Florey ve Ernst Chain 1939 yılında penisilini mantardan ayırıp safl aştırmayı başarmışlardır. Fareler üzerinde yaptıkları deneylerin başarılı olmasıyla birlikte penisilin hastalıkların tedavisinde kullanılmaya başlanmıştır. Hatta 1941’lerde penisilinle ilgili çalışmaları bırakmış olduğu halde arkadaşı Florey’den saf penisilin alan Fleming’in bir arkadaşının hayatını kurtardığı bilinmektedir.
BİTKİLER
Kendi besinlerini kendisi üreten ve toprağa bağlı olarak yaşayan canlılardır.Diğer canlıların ihtiyacı olan besin ve oksijeni üretirler. Besin ve oksijen üretmek için su ve karbondioksit kullanırlar yani fotosentez yaparlar.
Bitkiler iki grupta incelenir.
ÇİÇEKLİ BİTKİLER
ÇİÇEKSİZ BİTKİLER
ÇİÇEKLİ BİTKİLER
Çiçekli bitkilerin kök, gövde, yaprak ve çiçekten oluşan kısımları vardır. Doğadaki bitkilerin büyük çoğunluğu çiçekli bitkidir. Tohum oluşturarak çoğalırlar.
kök:
Bitkilerin toprak altında kalan kısımlarıdır. Bitkilerin topraktan su ve mineral maddeler almasını sağlar. Bitkiyi toprağa bağlar
gövde:
Bitkinin çiçek, yaprak, meyve gibi bölümlerini taşır. Bitkinin dik durmasını sağlar. Köklerden gelen su ve mineralleri diğer bitki bölümlerine iletir.
yaprak:
Bitkilerin besin üretimi, gaz alışverişi ve terleme yapan bölümüdür. Yapraklar farklı şekil ve büyüklüğe sahip olabilir. Üzerlerinde küçük gözenek (delikler) ve madde taşıyan damarlar vardır.
çiçek:
Çiçekli bitkilerin çoğalmasını (üremesini) sağlayan bölümüdür. Üzerinde bitkinin üreme organları bulunur. Farklı renklerde ve özelliklerde olabilir. Renkleri ve yaydıkları koku böcekleri çeker. Bu sayede bitkilerin üremesi kolaylaşır
Çiçeğin Kısımları
dişi organ
erkek organ
taç yaprak
çanak yaprak
çiçek tablası
çiçek
erkek ve dişi organ
ÇİÇEKSİZ BİTKİLER
Üreme organı olan çiçeğe sahip olmayan basit yapılı bir bitki grubudur.
Çiçek olmadığı için tohum ve meyve oluşturamazlar.
Kök, gövde ve yaprakları iyi gelişmemiştir.
Eğrelti otları, ciğer otu, at kuyruğu, kara ve su yosunu, kibrit otu bu gruba örnektir.
Ciğer otu
At kuyruğu
Su yosunu
Kara yosunu
Eğrelti Otu
HAYVANLAR
Canlılar aleminin en gelişmiş canlıları hayvanlardır. İhtiyaç duydukları besinleri diğer canlılardan karşılarlar. Beslenme şekilleri de değişiklik gösterir. Bazı hayvanlar etle(etçil), bazı hayvanlar otla(otçul) ve bazıları ise hem et hem de otla(hepçil) beslenirler. Hayvanlar vücütlarına dayanıklılık sağlayan iskelet ve omurga bulundurma durumuna göre iki grupta incelenirler.
OMURGASIZ HAYVANLAR
Karınca
OMURGALI HAYVANLAR
Aslan
OMURGASIZ HAYVANLAR
kelebek
Arı
Akrep
Çekirge
Hamam böceği
Solucanların tamamı omurgasızdır.
Deniz ve okyanus diplerinde yaşayan sünger ve mercanlar omurgasızdır.
Vücudu kabukla kaplı olan salyangoz, midye, yengeç birer omurgasız canlıdır.
Akrep, deniz anası, deniz yıldızı, kelebek, arı, sinek, çekirge, ahtapot, ıstakoz diğer omurgasız canlı örnekleridir.
karides
ahtapot
midye
deniz yıldızı
Vücutlarında kemik ve kıkırdaktan yapılmış iskelet ve omurga bulunmayan canlılardır. İskeletleri olmadığı için vücutlarına destek sağlayan deri,kabuk ve kitin gibi dış iskeletleri vardır.
Omurgasız hayvanların karada ve suda yaşayan türleri vardır.
Bazı omurgasız hayvanlar parazit olarak diğer canlıların vücutlarında yaşarlar.
Yumurta ile çoğalırlar.
Çevremizde gördüğümüz böceklerin tamamı omurgasız hayvanlar grubundadır.
yengeç
deniz anası
salyangoz
mercan
deniz kestanesi
istiridye
solucan
mürekkep balığı
OMURGALI HAYVANLAR
Vücutlarında kemik ve kıkırdaktan oluşan bir omurga bulunduran hayvanlardır. Karada ve suda yaşayan türleri türleri vardır. Bazıları doğurarak bazıları yumurta ile çoğalır. Omurgalı hayvanlar beş grupta incelenir.
KUŞLAR
BALIKLAR
KURBAĞALAR
SÜRÜNGENLER
MEMELİLER
KUŞLAR
Kanatları olan omurgalı hayvanlardır.
Hindi, tavus kuşu, deve kuşu gibi bazı türleri uçamazlar.
Karada yaşarlar.
Yumurta ile çoğalırlar.
Vücutları tüylerle kaplıdır.
Ağızları gaga yapısına sahiptir.
BALIKLAR
Suda yaşayan omurgalı hayvanlardır.
Yumurta ile çoğalırlar.
Vücutları pullarla kaplıdır.
Solungaçlarıyla solunum yaparlar.
KURBAĞALAR
Hem suda hem karada yaşarlar.
Yumurta ile çoğalırlar.
Nemli bir deriye sahiptirler.
Yumurtadan çıktıkları haliyle ergin halleri farklıdır. Yumurtadan çıkmış larva halleri kuyruklu bir yapıya sahiptir. Ergin kurbağa olana kadar başkalaşım geçirirler.
Hem deri solunumu hem de akciğer solunumu yaparlar.
SÜRÜNGENLER
Bazıları karada bazıları suda yaşarlar.
Yerde sürünerek hareket ederler.
Yumurta ile çoğalırlar.
Vücutları sert pullarla kaplıdır.
MEMELİLER
Yarasa
Omurgalı hayvanlar içinde en gelişmiş gruptur.
Karada ve suda yaşayan türleri vardır.
Yavrularını doğurarak dünyaya getirirler ve bir süre sütle beslerler.
Vücutları kıllarla kaplıdır.
Bazıları otçul, bazıları etçil, bazıları hepçildir.